Gelenekselleşen Ekonomi Panelimizi Gerçekleştirdik

Gelenekselleşen Ekonomi Panelimizi Gerçekleştirdik

Gelenekselleşen Ekonomi Panelimizi Gerçekleştirdik

Gelenekselleşen ekonomi panelini gerçekleştirdik, yoğun bir katılım ile gerçekleştirilen panele, Bloomberg TV Genel yayın yönetmeni Ekonomist Cüneyt Başaran ve Dünya gazetesi ekonomi yazarı Dr. Rüştü Bozkurt panelist olarak katıldı.

 

Yönetim Kurulu Başkanımız Erol Hatırlı’ nın açılış konuşması ile başlayan panelde, Hatırlı; “  Oda olarak Geleneksel hale getirdiğimiz ekonomi panelimize geride bıraktığımız 2018 yılında ve içinde bulunduğumuz 2019 yılında, Ekonomik göstergelerin farklı bir süreç izlediği günümüz şartlarında, böyle bir panelde, misafirlerimiz bizlerle çok değerli bilgi ve deneyimlerini paylaşacaklar.

 

Oda olarak bugüne kadar yaptığımız ekonomi panellerinde, yapılan değerlendirmeler her zaman bizlere ışık tuttu. Bu panelde de edindiğimiz bilgilerin ticari faaliyetlerimize katkısı mutlaka olacaktır.

 

Türkiye ve Dünya ekonomisindeki son durumu değerlendirmeleri için sözü değerli panelistlerimize bırakmadan önce, Orhangazi Ticaret ve Sanayi Odası adına kendilerine ve siz değerli katılımcılarımıza teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum” dedi.

 

Ardından sözü Bloomberg TV Genel yayın yönetmeni Ekonomist Cüneyt Başaran alarak, sunumuna başladı. Başaran sunumunda şunları anlattı;

 

“Öncelikle, Türkiye ve dünyadan 2018 yılında ekonomide yaşananları kısaca özetlemek istiyorum.

2018 yılı için birkaç manşet atmamı isterseniz, şöyle birkaç manşet atardım.

 

  • Dünya ekonomisinde büyüme ivmesi düşüyor.
  • ‘ABD ve diğerleri’ ayrımı belirginleşiyor.
  • Ticaret Savaşları küresel ekonomiyi tehdit ediyor.
  • AB’de anti Brüksel yanlıları güçleniyor
  • Çin’in büyüme oranı 20 yılın en düşüğünde.
  • Borçlar artmaya devam ediyor…
  • Petrol fiyatları düşmeye devam ediyor.

 

Dünya ekonomisinin en güçlü ekonomilerinin sıralamalarında, ABD ve ardından Çin geliyor. Küresel büyüme yavaşladı. Gelişmiş ekonomilerde büyüme düşüyor, gelişmekte olan ekonomilerde büyüme devam ediyor fakat bu durum gelişmiş ekonomilerde büyümenin yavaşlaması yüzünden bu durum gelişmekte olan ekonomilere de yansıyacak.

 

Özellikle AB bölgesinde bu yavaşlama çok daha yoğun hissedilecek. Dolayısıyla ihracat yapılan pazarların AB ‘den çok diğer büyüme ivmesi yüksek olan ülkelere kayması lazım.

 

ABD Başkanı Trump ‘ın twit atmasıyla ekonomilerde etki ediyor, bunu sadece bize yapmıyor diğer ülkeler içinde aynı şeyleri yapıyor ve ciddi etki ediyor.

 

Dünya üzerinde büyüme konusunda sıkıntılar varken aynı zamanda ülke içinde de büyüme konusunda sıkıntılar 2019 yılında devam edecek.

 

 

Dönem Artık Ticaret Savaşları Dönemi.

 

Ticaret savaşları konusunda, ABD ve Çin arasında yaşanan olayları göz önünde bulundurursak, dünyanın en büyük 10 ithalatçısı ve 10 ihracatçısını ele alırsak, ihracat konusunda Çin uzak ara önde, 2,2 trilyon dolarlık ihracat ile, ardında ABD 1,5 trilyon dolar, ondan sonrada Almanya geliyor.

 

Fakat ithalatta Çin yapmış olduğu ihracattan çok daha az ithalat yapıyor 1,8 trilyon dolar, fakat ABD , 2,4 trilyon dolar ithalat yapıyor, dolayısıyla ABD diyor ki bu böyle gitmez, ben Çin e karşı bu açığı daha fazla veremem, dolayısıyla Çin, Meksika, Almanya gibi ülkelere karşı yaptığı ithalat ile ihracat arasındaki açığı kapatmak için hareket ediyor.

 

Dolayısıyla bundan dolayı Çin ‘e özellikle ciddi miktarlarda vergi uyguluyor. Trump Çin’den ithal edilen 250 milyar dolarlık ürüne vergi koydu.

 

Çin’de buna karşılık vergi koydu fakat bu aynı karşılığı bulmuyor. Çin ABD ‘den özellikle otomobil ve uçak alıyor. ABD ise Çin’den elektronik, makine, ev eşyası alıyor.

 

Bu durum böyle devam ediyorken. ABD Çin ‘e karşı bazı isteklerini açıkladı. ABD Çin ‘in pazarını ABD ye açmasını istedi. Otomobil, soya fasulyesi, gibi ürünlerde pazarını açacaksın dedi. ABD ile Rusya ve İran ile de bu savaşlar devam ediyor.

 

Bu yeni dünya düzeninde, tabi ki cari açık, döviz, faiz, istikrar gibi konular önemliyle, daha da önemli olan konular bu ticaret savaşlarının yaşanıyor olması önemli bir konu haline gelecek.

 

 

Reel Sektörün Borç Stokları Giderek Artıyor.

 

Özellikle reel sektör dünya da en çok borcu olanlar , Sadece bizim ülkemizde değil, tüm dünya da durum böyle. Kamu borcu en fazla olan ülke Japonya! Türkiye’de oran % 29,  Hane Halkı en borçlu ülkeler ise Avrupa ülkeleri. Türkiye’de oran % 17, Türkiye’nin yumuşak karnı ‘ Reel Sektör Borcu’

 

‘ Reel Sektör Borcu’ GSMH oranın % 67 sine karşılık geliyor. Bu durum şuan yaşanan sıkıntıları ortaya çıkartıyor.

 

Diğer bir konuda yaşlılık. Özellikle bazı coğrafyalarda çalışan insan sayısı giderek azalıyor olması sıkıtı yaratıyor.

 

İlerleyen yıllarda.15-64 yaş arasında insan sayısı giderek azalıyor olması sıkıntı yaratacak.

 

Diğer bir konuda göçler. Suriye, Irak, Afrika, Latin Amerika,  gibi ülkelerden gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere yaşanan göç sebebiyle sıkıntılar ortaya çıkıyor.

 

 

 

 

Teknoloji Şirketlerinin Devrimi Yaşanıyor.

 

Teknoloji Şirketlerinin Devrimi yaşanıyor. Dünya ekonomisinde etkili olan en büyük 10 firmanın teknoloji şirketleri ya da teknolojiye yatırım yapan şirket. Dolayısıyla artık imalat yapmak yetmiyor aynı zamanda teknolojiye ve ARGE ye ciddi yatırım yapılması gerekiyor. Google, Facebook, Amazon gibi firmalar bunlardan bazıları. ARGE’ye yatırım yapan kaynak aktaran ülkeler ekonomilerde lider olmak için adaylar. Bu konuda gelecek ekonomileri belli bir noktaya getirecek.

 

2019 Yılının İlk Çeyreğinde de Aynı Daralma Devam Etmesi Öngörülüyor.

 

2018’in 2 önemli sorunu  ‘ Hızlı Soğuyan Ekonomi ve Yüksek Enflasyon’ 2018 III. Çeyrekte - % 1.1 daraldık. 2018 4. Çeyrekte de bu oranda daraldık ve 2019 yılının ilk çeyreğinde de aynı daralma devam edecek gibi görünüyor.

 

Ülkemizde Orta Vadede Ekonomi Politikaları Olumlu Görünüyor.

 

İhracat artıyor ama kapasite kullanımı azalıyor. Enflasyon bir miktar gerilemiş olsa da hala yüksek!

Üretici Maliyetleri ile Döviz Kuru Arasında Sıkı Bir İlişki Var. 2018 Türk Lirası için zor bir yıl oldu! Türk Lirası 2018’in en kötü performans gösteren 2.kuru, yaklaşık % 30 değer kaybetti. Ama son zamanlara alınan kararlar ve uygulamalar, Ülkemizde orta vadede ekonomi politikaları için olumlu görünüyor. Umarım bu politikalar uygulanabilir ve bu sıkıntılardan bir an önce yavaş yavaş çıkabiliriz.

 

Yeni Gelişmelere Açık Olmalısınız.

 

Ticari kredi faizleri % 27 lerde, mevduat faizi % 22 lerde, enflasyon % 20,30 bu oranlar biraz önce anlattığımız durumlar ışığında artacak veya azalacak. Ama bizim bunları takip etmekten ziyade daha alternatif olarak neler yapabilirim diye düşünmek gerekiyor. Eğer geleceğe emin adımlarla yürümek istiyorsanız yeni gelişmelere açık olmalısınız. Ve bu konuda yatırımlarınızı yönlendirmelisiniz. Klasik ticaret anlayışı artık yavaş yavaş yok oluyor. “ diyerek Cüneyt Başaran sunumunu tamamladı.

 

 

Panelin ikinci kısmında ise Moderatör Dr. Rüştü Bozkurt, tüm dünyada yaklaşık 200 Ekonomi kuruluşunun ortak görüşü olan ve ekonominin temellerini sağlama alan en önemli konuların neler olduğunu anlattığı sunumu ile devam etti.

 

Rüştü Bozkurt, özellikle konuşmasında, ekonomik kalkınma ve ekonomik olaylara bakışın 2 farklı yüzünü ortaya çıkarmak için durumu şöyle açıklamak istiyorum dedi, “ Buzdağının görünen yüzü,  Büyüme, Enflasyon, Devalüasyon, Döviz kuru, İstihdam, Faizler, Borsa-İniş çıkışları, korumacılık, günlük siyaset, bunlar ekonomik alanda sürekli konuşulan konular, fakat daha çok üstünde durulması gereken konular ise, Buzdağının Görünmeyen yüzünde, bunlar, Hukukun üstünlüğü, girişimcinin şans eşitliği, çalışırsam kazanırım inancı, servet ve sermaye güvencesi, devletin inanç ve düşüncelere karşı tavrı, fizibilitelerle harcama disiplini, kapsayıcı kurumları sahiplenme, Memetle memleketin menfaatlerinin ayarı, ödünsüz gözetim ve denetim konusunda gösterilen özen. Bunlar ekonomik kalkınmanın temellerini oluşturuyor.

 

“Sonuçları Tartışırken Süreçleri İhmal Etme Eğilimi Çok Güçlü”

 

Orhangazi Ticaret ve Sanayi Odası’nın geleneksel yıl sonu toplantısına katılan Dünya Gazetesi yazarı Rüştü Bozkurt, teknolojinin insanın çıplak gücüyle yapamadığını, aklını kullanarak bulduğu araç ve metotlarla yapması olduğunu belirterek, ”Bugün ülkemizde yaygın olan tartışma metodumuz sorunlarımıza, özellikle de krizlere çözüm üretecek özelliklere sahip değil” dedi.

 

Bozkurt, süreçlerin asıl belirleyici etken olduğunu, ülkemizde ise sonuç  odaklı büyüme, enflasyon, kur değişiklikleri, devalüasyon, faizler, borsa hareketleri, istihdam, korumacılık  eğilimleri, günlük siyaset  gibi konulara zaman ayrılırken, temeldeki sorunlara çok az  entelektüel emek harcandığını ileri sürdü. Asıl tartışılması gereken sorunları şöyle sıraladı: Hukukun üstünlüğü, fırsat eşitliği, eşit haklar, rekabette şans eşitliği, çalışırsam kazanırım inancının yaygınlığı, servet ve sermayeme mahkeme kararı olmadan el konamaz güveninin içselleşmiş olması, kapsayıcı kurumlara dayanma, kurumlara sahip çıkma bilinci ve bilgeliğin çağımızın en nemli girdisi olduğunun kavranması.

 

Reform Algımız Yetersiz.

 

Ülkemizde ciddi fikirlerin yerine sloganları koyma eğiliminin de güçlü olduğunu anlatan  Dünya Gazetesi yazara Rüştü Bozkurt, “ Reform algımızda eksiklik olduğunu gözlüyorum. Yapı kavramının bileşen ve sağlamından kopuk reform önerileri, reform kavramının özgül ağırlığını azaltıyor. Her şeyin reform gibi sunulması kitlelerde reformlara ilişkin aşırı beklenti yaratıyor. Sonuç elde edilemeyince de küskünlük, kırgınlık ve güvensizlik alabildiğine artıyor; kitleler reform inancını yitiriyor” dedi.

 

Sorunlarla yüzleşme yerine sorunlarımızın arkasında bir komplo arama eğiliminin, toplumsal enerjiyi sorun çözme yerine düşman aramaya yönelttiğini de ileri süren Bozkurt,” Ülkemiz değer yaratma sürecindeki çok hızlı değişmelerde doğru konumlanacaksa, sorunlarla yüzleşme atılması gereken ilk adımdır. Bu durum, iktidarı ve muhalefetiyle siyasi iradenin, bürokrasinin, iş dünyasının, medyanın ve sivil inisiyatiflerin ortak sorumluluğudur” diye değerlendirmesini sürdürdü.

 

Yanılabilme Özgürlüğünü Kullanalım.

 

Ünlü fizikçi Kaku’ya  gönderme  yapan Bozkurt, “ Kalkınmanın en önemli girdisi bilgeliktir. Bilim düzenli bilgi, bilgilik ise düzenli yaşamdır. Bilgelik, sorunları belirleme, analiz etme, amaca ulaştıracak ilkeleri seçmedir. Modern toplumlarda en değerli emtianın bilgelik olduğunu iyice anlamalıyız. Bilgelik  çok sesli, çok kültürlü, çok odaklı tartışmaların yarattığı, büyüttüğü ve anlamlı hale getirdiği  değerdir.  Kasaba kültürünü aşarak, kurumlar dayanan ilişkiler güven altına alan bir yolda ilerlememiz gerekiyor. Elbette ki  makroekonomik güncel soruları tartışmamız  önemli; ondan daha önemlisi uzun dönemli gelecek yaratacak temel yapı sorunlarını tartışmaktır. Tartışma yaparken yanılabilme özgürlüğünü kullanmalıyız ki  yaratıcı olalım” diyerek sözlerini tamamladı.

 

Sorulara geçildiği kısımda ise, katılımcılardan gelen sorulardan birinde,  Borsa ‘da ki hisse senetlerinin çok düşük olduğunu düşünüyormusunuz sorusu üzerine, Başaran “ hisse senetlerinin düşük veya yüksek olduğunu söylemek için, Fiyat Kazanç oranı ya da piyasa değeri /defter değeri ne bakmak lazım.

 

Fiyat/ kazanç oranı , ben bu şirketin kağıdına kaç katı kadar fiyat ödüyorum. Benim ödediğim fiyat bu şirketin kaç yıllık gelirine tekabül ediyor.

 

Piyasa /defter değeri şirketin bilançosunun kaç katı fiyatına düşmüş. Buna bakılır. Son 5 yılda Türkiye borsasında, fiyat kazanç oranı 8-9 katıdır.

Piyasa defter değeri ise  1-1,5 dur . Fakat şuan fiyat kazanç 5 lerde, piyasa değeri ise 1 ve 1 in altına düşmüştür.

 

Şuan Türkiye’de bankalar defter değerleri 0, 5 lerdedir. Bunun sebebi özellikle reel sektörün borçları ödeyip ödeyemeyeceği konusundan kaynaklanıyor.

 

Halk bankası ise , ABD ile yaşanan sıkıntılardan kaynaklanıyor. Ama ilerleyen süreçlerde bankaların fiyatları artacaktır diye düşünüyorum çünkü bu fiyatlar çok ucuz.

 

Katılımcılardan gelen bir soruda, kredi faizleri ne zaman düşecek ti, buna cevaben Cüneyt Başaran, bu soruyla çok sık karşılıyoruz fakat , kredi garanti fonuyla piyasaya sürülen paralar , piyasada sıkıntıya sebep oluyor, çünkü reel sektör krediye bağımlı bir sektör, dolayısıyla büyük oranda katma değer yaratamıyor. Çünkü ödenen faizler ancak mevcut istihdamı , vergiyi ve kazancı karşılıyor, ama yatırım yapılamıyor, katma değer üretilemiyor.

 

Diğer bir soruda , kamu bankalarının reel sektöre verdiği krediler çok fazla , reel sektör bu borcunu ödemez ise , kamu bankaları bu borcu üstlenecek midir? Evet bu borç ödenmediğinde kamu bankalara bu borcu üstlenmek zorunda kalacak ve bunlar bizden çıkacak dedi.

9. su gerçekleştirilen 2018 yılı ekonomisin değerlendirilmesi ve 2019 yılı ekonomisinden beklentiler konulu Son zamanların en yoğun katılımının gerçekleştiği panelde panelistlere hediyeleri takdim edildikten sonra panele son verildi.